İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin İstanbul Adayı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Pendik Belediye Başkan Adayı Tarık Balyalı ile halk buluşmasına katıldı.
İmamoğlu, “Devletin rakamları hiç yalan söylemez. Dönersin 25- 30 sene öncesine en fazla izin yapmış bakarsın. Hani çok çalışıyor, ediyor vesaire. Birçok isimden çok çok daha az izin kullandım. Size mahcup olmamak için atom karınca gibi çalıştım. Özellikle bu rakamları vermeyeceğim birilerinin başı öne eğilmesin. Zaten bu aralar canı sıkkın morali bozuk” dedi.
“ATEŞTEN GÖMLEĞİ GİYMEYE KARAR VERDİYSEN…”
İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti:
* “İstanbul’da biliyorsunuz her parti aday çıkarttı Ekrem İmamoğlu’nun karşısına. Çıkartsınlar biz saygı duyuyoruz. Cumhur İttifakı da AK Parti’yle toplam dört partinin ortak adayı çıktı. Bir de ben varım. Rakibime diyorum ki; İstanbul’a yabancı bir aday, dışarıdan atandı, atama aday. İthal aday diyorum. İlçelerin sadece adını değil hangi yakada olduğunu da bilmiyor. Kötü olan şu diyelim öyle görevlendirdin, yolladın. Ama yolladığın insan çalışkan olacak dersine çalışacak.
* Öyle ayağına baret giymekle olmuyor baret kafaya takılır bir kere. Bakın ben dalga geçmiyorum. Acemi aday derken bir tespit yapıyorum. İstanbul’u bilemeyebilirsin ama bu ateşten gömleği giymeye karar verdiysen dersine çalışacaksın. İstanbul zor bir sınav dersine çalışmazsan bu millet seni sınıfta bırakır. Bu adayın kondisyonu da yok benim koşuşuma yetişemedi. Hoş benim koşuma orası da yetmedi ama neyse. Benim komşuma yetmedi, geride kaldı.”
“GERİDE KALINCA PANİK BAŞLADI”
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Son seçimim” açıklamasına sert tepki göstererek şunları söyledi:
* “Geride kalınca hemen bir yerlerde panik başladı. Ne yapsak ne yapsak? Hemen tutuştular. O kadar tutuştular, korktular ki bak ne oldu? Bir hafta boyunca hatırlayın, sayın Cumhurbaşkanı milletini tehdit etti. ‘ Oy vermezseniz hizmet gelmez’ dedi. Bir başka ile gitti, ‘oy vermezseniz doğalgaz gelmez’ dedi. Bu arada unuttu, orasını zaten 15 yıldır onlar yönetiyordu, onu da unuttu. Ama bakın şimdi ağlamaklı oldu. Duygusallaştı.
* Ne demiştim size? ‘Sakın onun tehditlerinden korkmayın. Sizi tehdit ediyor. Çünkü sizden korkuyor’ demiştim. Dediğim çıktı.’ Oy yoksa hizmet yok’ diyen kişi dün ne dedi? ‘ Lütfen’ diyor, lütfen. ‘Değerli milletim, bu benim son seçimim’ diyor. Bak, bak, bak, bak, bak. Hani birkaç hafta önce efelik yapıyordun. Hani ‘millete oy verirsen hizmet getiririm, oy vermezsen hizmet getirmem’ diyordun. Tehditten nereye geldik? Lütfene geldik lütfen. Seni gidi seni. Bu millet bunu yer öyle mi? Yemez.”
“BAŞKA YERE ADAY OLDU DA HABERİMİZ Mİ YOK?”
“Siz daha yeni cumhurbaşkanı seçilmediniz mi?” diye soran İmamoğlu şunları belirtti:
* “Ya bu millet daha yeni size cumhurbaşkanı seçmek için oy vermedi mi? Daha dört yıl göreviniz yok mu? O seçim bitti. Ben hatırlatayım. Bu belediye başkanlığı seçimi, bu İstanbul’un seçimi. Hani acaba rakibimiz kim, biz karıştırmaya başladık. Rakibimiz kim? Başka bir yere aday oldu da haberimiz mi yok? Bunlar kuralları alt üst ediyor biliyorsunuz.
* İşte milletin iradesi adamı böyle hizaya sokar kardeşim. Soktu mu? Bu milleti hafife alır efelenirsen işte böyle başını öne eğersin. Başlarsın lütfen demeye. Ne dedim? Onlar hep böyledir. Biz milletine had bildiren değil, milletine karşı haddini bilen cumhuriyetin evladıyım, milliyetçi, milletine her zaman hürmette, şefkatte, güzel duyguda, eksik yapmayan terbiyesi Atatürk terbiyesi olan evlatlarız.”
BAKANLARA TEPKİ: NE İŞİNİZ VAR İSTANBUL’DA?
Medyada, bakanların da İstanbul’da seçim çalışmaları için sahaya çıkacağı yönündeki haberleri hatırlatan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
* “Son aday bana yetişemeyince soluğu kesilince ne olmuş biliyor musunuz? Ankara’da seferberlik kararı çıkmış, bütün bakanlar, İstanbul’a demişler. Hepsi buraya geliyor. Galiba az önce de bir tanesine yol vermek zorunda kaldık sahil yolunda. Şaşırdı herhalde yukarıdaki yoldan gideceğine buradan geçiyordu. Bir kısmı zaten sahada. Bütün semtleri paylaşmışlar. 17’si birden İstanbul’a gelecekmiş. Hatta o bir kişi de gelmek üzereymiş. Az kalmış. Bugün yarın gelir. Ben misafirperverim. Misafiri ağırlamayı bilirim. 2019’da nasıl misafiri milletimizle ağırladık, en iyi onlar biliyor. Varsın gelsinler. Tüm kabine gelsin, hepsi gelsin.
* Ama bir şey soracağız. Türkiye’nin bu devasa sorunlarıyla kim uğraşacak? Madem derdiniz İstanbul derdiniz, Ekrem İmamoğlu yani bu arkadaşlar İstanbul’da siyaset yapmaya geldiğinde şimdi soruyorum; hayat pahalılığı azalacak mı? Enflasyon düşecek mi? Emeklinin perişan hali iyileşecek mi? Yüksek kiralar azalacak mı? Atanamayan öğretmenler, atanacak mı? Kardeşim sizin işiniz bu. Ne işiniz var İstanbul’da? 2023’te bu millet sizi seçti. İşinize bakın. İçlerinde itibarlı bakanlar var. İtibarınızı ezdirmeyin. İtibar dediğiniz kolay birikmez. İtibarınızı yok etmeyin. Onlarca derdi var bu memleketin. Gidin onları çözmek için çalışın.”
“ŞAPKAYI ÖNLERİNE KOYUP DERİN DERİN DÜŞÜNECEKLER”
İmamoğlu sözlerini şöyle tamamladı:
* “Bir musibet bin nasihatten iyidir. Ben bunlara, 5 yıldır nasihat ediyorum. Partizanlık yapmayın diyorum. İstanbul’a hizmeti engellemeyin diyorum. Gelin, hep birlikte kol kola çalışalım. Milleti tehdit etmeyin, bu millete had bildirmeye kalkmayın. Bu millet size haddini bildirir. Anlamak istemiyorlar. Dilimde tüy bitti. Yine anlamadılar. Ama ne zaman anlayacaklar? 31 Mart günü anlayacaklar. Gözlerini açtıklarında akıllarına ilk İstanbul gelecek. Diyecekler ki; ‘biz İstanbul’a, arkasına dört de parti koyarak aday olduk. Ama yetmedi. Kamunun kaynaklarını kullandık. Yetmedi. Adayın yanına 17 bakan yolladık, o da olmadı. O da geldi, o da olmadı.’
* Sonra şapkayı önlerine koyacaklar, derin derin düşürecekler. Ve sizin sayenizde öyle bir demokrasi dersi alacaklar ki, doğruyu bulacaklar. 1 Nisan’dan sonra her şey değişecek. Milletin seçtiği artık kimse engel olamayacak. İş birliği yapmak zorunda kalacaklar. Milletin derdine koşacaklar. Bir imza değil yüz imza atmak zorunda kalacaklar. Onlar da heyecanla, tutkuyla işlerine koşmaya başlayacaklar. Çünkü 2028’de öbür seçim var. Hemen ona dönüp bakacaklar. Mecburen işlerine dönülecekler. Bunlara işlerinize dönün dersi vermeye Pendik hazır mı? Milletinize olan borcunuzu ödeyin demeye Pendik hazır mı?”